Fetva-i Şerife: Bir Soru, Bir Cevap, Bir Hayat Değişimi
Hayat bazen öylesine beklenmedik sorularla karşılar bizi ki, çözüm arayışımızda içimizde bir yerlerde gizlenen bir cevap bulmak zorunda kalırız. Bir gün, birinin hayatı hakkında sorular sormaya başladığında, o cevap bir fetva olarak önümüze çıkar. Ama o fetva sadece hukuki bir karar değil; aynı zamanda bir yön, bir ışık, bir çıkış yoludur. Bu yazımda, Fetva-i Şerife’yi, iki farklı karakterin bakış açısıyla ele alacağım. Bir tarafta çözüm odaklı, stratejik düşünen bir erkek, diğer tarafta ise empatik, ilişkisel yaklaşan bir kadın… Onların hayatlarına dokunan bir fetvanın izinde birlikte ilerleyeceğiz.
—
Fetva ve Toplumun Kalbi
Bir gün İstanbul’da, fetva verdiğiyle ünlü bir şeyhülislamın karşısına çıkan Ahmet Bey, büyük bir soru sormak zorunda kalır. Bir konuda aklındaki kuşkular onu içten içe yiyip bitirmektedir. Ahmet Bey, toplumda pek çok kişinin hayatını etkileyen bir konuda çözüm aramaktadır: “Bu tür bir davranış doğru mudur? Toplumun huzuru için bunu yapmamız gerekir mi?”
O dönemde, şeyhülislam olan ve halk arasında çok sevilen Hoca Efendi, bu tür sorularla sık sık karşılaşmaktadır. Ahmet Bey, Hoca Efendi’ye bu sorusunu sormaya karar verdiğinde, bir yanda stratejik düşüncelerle hareket ederken, diğer yanda bir hayli kuşkuları ve tereddütleri vardır. O an, fetva almak, sadece bir hukuki karar almak değildir. O, bir yönün, bir anlamın, hayatın ne yöne gitmesi gerektiğini görmek için yapılan bir yolculuktur.
Hoca Efendi’ye başvurulmuş olmasının kendisi bile, bir çözüm arayışının parçasıdır. Ahmet Bey, fetva aldıktan sonra kararını vermek zorunda kalacak ve bu karar, toplumsal huzuru ve kendi içsel dinginliğini de şekillendirecektir.
—
Şeyhülislam ve Empati: Bir Kadın Bakış Açısı
Ancak Ahmet Bey’in sorusunun öyküsü sadece onun ve Hoca Efendi’nin ilişkisiyle sınırlı değildir. Bir kadın, Ayşe Hanım, da bu soruya bir açıdan daha yaklaşır. Ayşe Hanım, bir çözüm odaklı bakış açısını değil, duygusal ve empatik bir bakışı tercih eder. Ahmet Bey’in bu sorusunun, aslında yalnızca bir hukuki mesele değil, insanların ruhlarına dokunan bir durum olduğunun farkındadır.
Ayşe Hanım, insanları anlamaya çalışırken, Hoca Efendi’ye de bakar. Onun sözleri, toplumun sadece hukuki yönüne değil, insanların kalbine dokunan bir ışık gibi parlamaktadır. Ayşe Hanım, sadece cevabın doğru olup olmadığını değil, aynı zamanda bu cevabın insanları nasıl etkileyebileceğini de düşünür.
“Bu fetva, sadece Ahmet Bey’i değil, toplumdaki herkesin ruhunu etkileyebilir,” der Ayşe Hanım, gözlerinde bir kaygı ve sevgi karışımı bir ifade ile. “Fetva verirken, bir toplumu şekillendirmek de vardır. Hoca Efendi’nin her kelimesi, her cümlesi bu topraklarda yaşayan her bir insanın kalbine dokunacak. O yüzden fetva sadece bir çözüm değil, aynı zamanda bir yol açılışıdır.”
Ayşe Hanım için fetva, yalnızca bir cevap değil, bir anlayış, bir kucaklaşma, bir şefkat sunma aracıdır. “Herkesin düşüncesine değer verilmesi gerektiğini savunuyorum,” der. “Fetva verirken, yalnızca hukuki ve stratejik değil, empatik bir bakış açısıyla da yaklaşılmalı.”
—
Sonuç: Bir Yön, Bir Işık, Bir Fetva
Ahmet Bey’in, Hoca Efendi’nin verdiği fetvaya ve Ayşe Hanım’ın empatik yaklaşımına ne kadar değer vereceği, bir toplumda doğru kararlar almak adına ne denli önemli olduğunun bir göstergesidir. Fetva-i Şerife, halkın huzuru ve doğru bir yolun bulunması adına büyük bir mihraptır. Ancak, her fetva bir hayatı değiştirme gücüne sahiptir ve her bir karar, duygusal ve stratejik boyutlarıyla birlikte şekillenir.
Bir fetva, doğru ve yanlışın sınırlarını çizen bir kelime değildir. O, bir insanın ruhunda yankı bulan, toplumu aydınlatan ve yeni bir perspektif kazandıran bir cevaptır. Hoca Efendi’nin dediği gibi: “Fetva, bir yol açar. Ama bu yol, sadece hukuken doğru olanı değil, kalbiyle doğru olanı da gösterir.”
—
Şimdi sizlere bir soru: Bu yazının başındaki soruyu, siz nasıl yanıtlardınız? Bir fetva, sizin hayatınızı nasıl değiştirebilir? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşmak isterseniz, ben buradayım.