Birine Nasılsın Nasıl Denir? – Bu Soru Gerçekten Ne Anlatıyor?
“Birine nasılsın nasıl denir?” diye sormak ne kadar basit gibi gözükse de, aslında ne kadar karmaşık ve tartışmalı bir sorudur! Çoğumuz, bu soruyu gündelik hayatımızda yüzlerce kez soruyoruz, ama hiç durup da gerçekten anlamını, etkilerini ve sosyal ilişkilerdeki rolünü sorguluyor muyuz? Bugün bu soruya cesurca ve eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmayı hedefliyorum. Kendisini iyi hissetmeyen birine “Nasılsın?” sormak, aslında ona gerçekten değer verip vermediğimizin göstergesi midir, yoksa sadece bir formaliteyi yerine getirme alışkanlığından mı ibarettir?
Bizi bu yazıyı okumaya zorlayan, “Nasılsın?” sorusunun derinliklerine inmeye teşvik eden şey nedir? Gelin, bu soruyu daha yakından inceleyelim.
“Nasılsın?” – Gerçekten İlgileniyor Muyuz?
Hadi dürüst olalım: Çoğu zaman “Nasılsın?” sorusunu sormak, daha çok bir toplumsal zorunluluk ve otomatik bir alışkanlıktan başka bir şey değildir. Birine selam verip sohbeti başlatmak için birinci adım olarak kabul edilir. Ama gerçekten de bu soru, karşıdaki kişiyle derin bir bağ kurmayı mı hedefliyor, yoksa sadece gündelik hayatta kaçınılmaz bir sosyal rutini mi yerine getiriyoruz?
Sürekli olarak insanlara bu soruyu sorduğumuzda, karşımızdakinin cevabını dinlemek için gerçekten zaman ayırıyor muyuz? Yoksa bir an önce başka bir konuya geçip, “Nasılsın?” sorusunun sadece basit bir geçiş cümlesi olduğunu kabul edip, toplumsal normları mı takip ediyoruz? Kimse sıkılmasın, kimse yanlış anlamasın diye sormuyor muyuz?
Hadi bir durup düşünelim: Gerçekten birinin nasıl olduğunu merak ediyorsak, neden bu kadar kısa ve anlamı kaybolmuş bir soru soruyoruz? Daha anlamlı bir şekilde, “Bugün nasıl hissediyorsun?” veya “Bununla nasıl başa çıkıyorsun?” gibi sorularla birinin içsel dünyasına daha derinlemesine dalabiliriz. Ama çoğu zaman, böyle bir soru duymak bile karşımızdaki kişiyi rahatsız edebilir. Çünkü biz, duygulara dair derin bir iletişim kurma konusunda o kadar da cesur değiliz.
Bu Soru Bir Formalite Mi?
“Nasılsın?” sorusunun en büyük zaaflarından biri de onun bir formaliteye dönüşmesidir. Toplumda, iki kişi karşılaştığında bu soruyu sormak, adeta bir yazılı kural haline gelmiştir. Nerede olursak olalım, iş yerinde, okulda, aile içinde ya da sokakta, “Nasılsın?” sorusuyla karşılaşırız. Ama gerçekten de birinin ruh haline dair anlamlı bir şey öğrenebilir miyiz?
Bazı kültürlerde, bu soru hem dilde hem de davranışlarda tam anlamıyla bir sosyal gerekliliktir. Yani, bazen “Nasılsın?” sorusunun cevabını bile beklemeden, konuşmaya devam ederiz. Kimse gerçekten cevap vermek zorunda değildir. Bu yüzden, birçok kişi bu soruya her zaman “İyi, sen nasılsın?” diye geçiştirici bir cevap verir. Kısacası, bu sorunun zayıf yönü, soran kişinin gerçekten bir şeyler öğrenme amacı taşımadığı, sadece sosyal normlara uyma çabası içinde olduğu gerçeğidir.
Bunu sormak, bir sohbeti başlatmak adına yapılmış kasvetli bir hareket olabilir mi? Gerçekten birinin ruh halini merak ediyorsak, neden daha anlamlı bir şey sormuyoruz?
Toplumsal Cinsiyet ve “Nasılsın?” Sorusu
“Nasılsın?” sorusunun toplumsal cinsiyetle ilişkisi de göz ardı edilemez. Kadınlar genellikle “Nasılsın?” sorusuna daha uzun ve duygusal cevaplar verirken, erkekler daha kısa ve öz cevaplar verme eğilimindedirler. Kadınlar, toplumsal olarak duygusal olmanın daha çok kabul gördüğü bir dünyada yaşıyorlar. Bu yüzden de içsel durumlarını daha rahat ifade etme eğilimindedirler. Erkekler ise, genellikle “İyi” ya da “Fena değil” gibi daha kısa cevaplarla geçiştirirler, çünkü toplumsal normlar onları duygusal açıklamalar yapmaktan alıkoyar.
Toplumsal normların bu şekilde şekillendirdiği bir cevap biçimi, “Nasılsın?” sorusunun aslında ne kadar sınırlı bir etkiye sahip olduğunu gözler önüne seriyor. Kadınlar, bazen duygusal durumlarını dışa vurmak konusunda daha rahatken, erkeklerin bu soruya daha analitik ve yüzeysel cevaplar verme eğiliminde oldukları gözlemleniyor. Bunun toplumsal cinsiyetle ilişkisini tartışmak, “Nasılsın?” sorusunun sosyal hayattaki anlamını daha iyi kavrayabilmemize olanak tanır.
“Nasılsın?” Sorusu Gerçekten Ne Diyor?
Sonuçta, “Nasılsın?” sorusu bir toplumsal kural mı, yoksa karşımızdaki kişiyle gerçekten ilgilenip ilgilenmediğimizi gösteren bir test mi? Kısacası, bu soruya yüklediğimiz anlamı sorgulamak gerekiyor. Herkesin gerçekten içtenlikle “Nasılsın?” sorusuna yanıt vermeye istekli olduğunu mu düşünüyoruz? Ya da belki de bu soruya cevabımız, sadece sosyal hayatın hızlı temposunda, kimseyi üzmeden, rahatsız etmeden yolumuza devam etmemizi sağlayan bir güvenlik ağından başka bir şey değildir.
Bence, gerçekten insanlara nasıl hissettiklerini sormak istiyorsak, onlara daha doğrudan, daha kişisel sorular sormalıyız. Örneğin, “Son zamanlarda zor bir dönem mi geçiriyorsun?” ya da “İçinde bulunduğun durum seni nasıl etkiliyor?” gibi sorular, hem daha samimi hem de daha anlamlı bir iletişim kurmamıza yardımcı olabilir.
Peki, sizce “Nasılsın?” sorusu gerçekten samimi bir ilgi gösteriyor mu, yoksa sadece toplumsal bir formaliteyi mi yerine getiriyoruz? Gerçekten “nasıl” olduklarımızı bu basit soruyla ifade edebilir miyiz?